TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile yeni bir evreye giren çözüm sürecinde en kritik aşamalara gelindi. Ancak kulislerde “sürecin başarısızlıkla sonuçlanması” için özel çaba harcayan isimlerin bulunduğu, AKP’nin yeterli sorumluluk almadığı, CHP’ye yönelik operasyonlarla süreci birlikte yürütmeye çalışmasının demokratikleşme hamlelerini engellediği, topluma süreci anlatma konusunda bütün yükün MHP’ye bırakıldığı gibi sorunlar konuşuluyor. Suriye’deki gelişmeler ve yapılan açıklamalar, sürecin en önemli tartışma başlığı olmak özelliğini koruyor. AKP ise bu eleştirilere karşılık siyasi iradenin çözüm kararlılığının “tam” olduğunu vurguluyor.
Fidan’ın açıklamaları
Sürece dair son haftaların en tartışmalı başlıklarından biri Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilgili açıklamaları oldu. Fidan’ın YPG’yi hedef alan sert tonlu açıklamaları, hatta kuzey Suriye’ye yönelik operasyon sinyali vermesi DEM Parti’de rahatsızlık yarattı. DEM Parti yöneticileri, Fidan’ın açıklamalarının sürecin ruhuna uygun olmadığını ve sürece zarar verdiğini söyledi. Siyaset kulislerinde Hakan Fidan’ın sürece karşı olduğu, Suriye’deki son gelişmelerin süreci zora sokacağı yorumları bile yapıldı.
“Suriye’nin toprak bütünlüğü esas, temaslar sürüyor”
Ancak eşzamanlı olarak iktidar kulislerinde sürece dair inancın yerini koruduğu, silah bırakma sonrası çizilen çerçeveye sahip çıkıldığı yorumu yapıldı. AKP yöneticileri, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının esas olduğunu, Suriye’deki Türkiye dahil tüm aktörlerin bu hassasiyet üzerinden diplomatik temaslarını sürdürdüğünü vurguladı.
“Sürecin başarılı olmasını istemeyenler var ancak siyasi irade kararlı”
AKP kanadından yapılan bu açıklamalarla birlikte Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyon konuşmalarında sıklıkla içeride ve dışarıda sürecin başarılı olmasını istemeyenler olduğu vurgusunu yapıyor. Kurtulmuş’ın bu vurgusu siyaset kulislerinde de sıklıkla duyuluyor. AKP’nin içinde bazı isimlerin süreç karşıtı olduğu ancak siyasi iradenin sürecin arkasında olduğu yorumu yapılıyor.
Sürecin esası demokratikleşme mi, silahsızlanma mı?
Sürece dair kafalardaki en büyük soru işaretlerinden biri de ana muhalefet üzerindeki baskının giderek artıyor oluşu. CHP, komisyondaki tüm toplantılarda bu baskılara dikkat çekerken, demokratikleşme adımlarının bu komisyon çalışmalarının bir parçası olması konusundaki ısrarını sürdürüyor. İktidar partisinin, komisyon çalışmalarını silah bırakma ve sonrasındaki süreç için gerekli yasal düzenlemelerle sınırlı tutmak istediğine dair endişeler sıklıkla dile getiriliyor.
“Komisyonun amacı İmamoğlu ve belediyeler değil”
İktidar kanadında bu konuda iki görüş öne çıkıyor. Bu sürecin temelinin silahsızlanma olduğunu ve komisyonun ana işlevinin silah bırakma, silah bırakma sonrası entegrasyon ve toplumun ikna edilmesi olduğunu belirten iktidar kaynakları, “Bu komisyonun amacı İmamoğlu’nun, CHP’li belediyelerin yargı süreçlerini incelemek değil. CHP’nin Terörsüz Türkiye için atılacak adımlara dair çalışmalara öncelik vermesini bekleriz” diye konuştu.
AKP Milletvekili Abdulhamit Gül ile MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Komisyon’un 20 Ağustos’taki toplantısına katılmak üzere TBMM’de
“Dünya deneyimlerini dikkate almamamız düşünülemez”
İktidar kanadında Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt sorununun çözümü için bazı adımların atılmasının kaçınılmaz olduğunu düşünen siyasetçiler de var. Bu kapsamda geçmiş tecrübelerin, dünya örneklerinin incelendiğini ifade eden kaynaklar, “Öncelik silah bırakma süreci, bunun için yasal düzenleme şart. Ama demokrasi adımlarını konuşmamamız, dünya deneyimlerini dikkate almamamız düşünülemez” dedi.
AKP, MHP’yi yalnız mı bıraktı?
Sürecin topluma anlatılması, toplumun ikna edilmesi de komisyonun ve siyasetin önemli görevlerinden biri. Bu kapsamda MHP ve DEM Parti, parti örgütleriyle sahaya indi ve süreci tabanlarına anlatan toplantılar yapmaya başladı. AKP de bakanlıklar aracılığıyla bazı çalışmalar yürütmeye başlasa da bu çalışmalar muhalefet tarafından yetersiz bulundu. Hatta Meclis kulislerinde MHP’nin sürecin toplumsallaşmasına ilişkin tüm yükü sırtına aldığı, AKP’nin MHP’yi bu konuda yalnız bıraktığı konuşulmaya başlandı.